İşitme engellilerin yüzde 90'ı işitme cihazına sahip değil
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde 466 milyon işitme engelli yaşıyor. Bu kişilerin 34 milyonunu ise 15 yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Buna karşın, üretilen işitme cihazları küresel ihtiyacın yüzde 10'undan azını karşılıyor.Bu da gelişmekte olan ülkelerdeki işitme engellilerin ihtiyaçlarının yalnızca yüzde 3'ünden azına denk geliyor.
Güney Asya, Asya Pasifik ve Sahra Altı Afrika işitme engellilerin çoğunun yaşadığı bölgeler olarak öne çıkıyor. Bu bölgelerde yaşayan işitme engelli bireylerin en önemli sorunu ise, ilgili sağlık hizmetlerine ulaşma imkanlarının kısıtlı olması.
Her bin bebekten 5'i işitme sorununa sahip
Genetik kökenli olabilmesinin yanı sıra kronik kulak enfeksiyonları, kimi ilaçların sürekli kullanımı, aşırı sese maruz kalma ve belli hastalıklar sonucunda oluşan işitme kaybında erken teşhisin önemli olduğu belirtiliyor.
Dünyaya gelen her bin bebekten 5'inin işitme sorununa sahip olduğu tahmin ediliyor. Fakat DSÖ, özellikle çocuklardaki işitme kaybı vakalarının erken teşhisle yüzde 60'ının önlenebilir olduğuna dikkat çekiyor. Bu oran az ve orta gelirli ülkelerde yüzde 75'leri bulabiliyor.
Dünya nüfusunun yüzde 5'ten fazlasını oluşturan işitme engellilerin sayısı, gerekli önlemler alınmazsa 2030'da 630 milyon, 2050'ye kadarsa 900 milyonu bulacak. Bu da 2050'de her 10 kişiden birinin işitme engelli olacağı anlamına geliyor.
DSÖ ayrıca çözüme kavuşturulamayan işitme kayıplarının küresel olarak yılda 70 milyar dolara mal olduğunu belirtiyor. Bunlar sağlık sektöründeki harcamalar, eğitim desteği, üretkenliğin azalması ve sosyal harcamalardan oluşuyor.
Bireylerin sosyal ve duygusal hayatlarını etkiliyor
DSÖ, rehabilitasyon, eğitim, gerekli imkanlar ve materyallerin sağlanmasıyla işitme engellilerin yaşamlarının kolaylaştırılabileceğini belirtiyor.
Bunun için işitme kaybıyla ilgili farkındalığı artırma, sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırma gibi faaliyetler önem arz ediyor.
Önlenemeyen işitme kayıplarının neden olduğu sorunların en başında, işitme engellilerin diğer insanlarlailetişim kurmakta yaşadığı sorunlar geliyor. Bu da işitme engelli bireylerin sosyal ve duygusal hayatlarına olumsuz etki ediyor.
Gelişmekte olan ülkelerde işitme engelli çocukların önemli bir kısmı eğitim alamıyor. Bu nedenle bu gibi ülkelerde işitme engelli bireylerin iş bulma olasılıkları da gelişmiş ülkelere kıyasla oldukça düşük.
DSÖ, işitme engellilerin eğitim imkanlarının geliştirilmesi ve mesleki rehabilitasyon hizmetlerinden faydalanabilmesi bu bireylerin iş gücüne katılabilmesi ihtimalini artıracağına dikkat çekiyor.
İşitme engelli bireylerin işitme cihazı, ileri veya çok ileri derecede işitme kaybı yaşayanlar için geliştirilmiş elektronik medikal cihaz olan koklear implant ve farklı aletlerin yanı sıra konuşma terapileri, işitsel rehabilitasyon gibi yöntemler sayesinde yaşam kaliteleri yükselebiliyor.
Ayrıca, işitme engellilere yazılı metinleri okuyabilmenin yanı sıra dudak okuma yetilerinin geliştirilmesi ve işaret dilini öğrenmeleri için gerekli eğitimlerin verilmesi önem arz ediyor.
"İşaret dilinin kullanımı yaygınlaştırılmalı"
İçinde bulunulan iletişim dünyasında çeşitli medya platformlarında işitme engelliler için altyazılar ve işaret dilinin kullanımının yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yapılıyor.
Bunların yanı sıra uzmanlar, çocukların yenidoğan döneminde işitme taramalarından geçmesi, kızamık, menenjit, kabakulak ve kızamıkçık aşılarını olması, özellikle iç kulağa zarar verici özellikte ilaç kullanırken seçici davranılması, orta kulak iltihabı için etkin tedavilerin yapılması, aşırı gürültülü ortamlardan kaçınılması öneriliyor.
AA