___________________________________________
Kullarını cehalete düşüp gazabının yoluna meyletmekten, rahmetinin bolluğuna güvenmekten alıkoyan, ilmi ile âlemi kuşatıp ondan kullarını esirgemeyen, cüz-i iradelerine ilmi öğrenme aşkı ve merakını ilham eden, kabiliyeti bahşeden Alim ve Habir olan Allah’a hamd olsun.
Sözlük anlamı bakımından “Karşılaştırma, yüzleştirme, karşılık verme; aralarındaki farkı ortaya çıkarmak için metinleri mukayese etme; aralarında tezat ve tekabül bulunan şeyleri bir ibarede bulundurma diye tanımlanmıştır” anlamlarına gelir. Ramazana has anlamı ile mukabele; hafızların cemaat huzurunda Kur’anı onlarla birlikte okumalarıdır.
Her ramazan Müslümanların zevkle ve şevkle giriştikleri mukabele yani Kur’an-ı Kerimi başından sonuna kadar beraberce okumaları Resulullah Efendimizden bir hatıradır. Mukabele, Cebrail (a.s)’ın her sene Ramazan ayında gelip Kur’an’ı Hz. Peygamber (s.a.s) ile karşılıklı müzakere etmelerini, birbirlerine okumalarını ifade eder.
Kur’an nazil olduğu günden itibaren son derece iyi korunmuş ve bugüne kadar bozulmadan gelmeyi başarmıştır. Bu özelliği ile İlahi kitaplar içinde yeganedir. Kur’an’ın Allah tarafından indirildiği şekilde muhafazası, âyet ve sûrelerin tertibinin doğru olarak tesbiti ve bunun kontrolü için Cebrail (a.s) her sene Ramazan ayında, bir rivayete göre Ramazan ayının her gecesinde, Hz. Peygamber (s.a.s)’a gelirdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) Kur’an âyetlerini Cebrail ‘e okurdu. Bu faaliyete “arz” adı verilmiştir. Aynı âyetleri, mukayese için, bir de Cebrail (a.s) okurdu ki buna da “mukabele” denilmiştir.
Kur’an, nazil olduğunda her âyetin yeri, hangi sûrenin neresine yazılacağı Cebrail (a.s) tarafından Peygamberimize bildirilirdi. Rasul-i Ekrem de vahiy kâtiplerine bu şekilde yazdırır, hafızlar da buna göre ezberlerdi. Kur’an böyle özel bir itina ile ezberlenir ve yazılırken; Cebrail (a.s) her senenin Ramazanında Rasul-i Ekrem’e gelir, nâzil olan âyetler müdârese ve tekrar arzedilmek suretiyle takrir edilirdi (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid Terc, VII, 316).
Bunun sebebi, ayetlerden bakî kalanın kalması, nesholunanın gitmesi için bir pekleştirme, sabitliğini ebedî kılma ve bir korumaydı. Bu maksat için Hz. Peygamber, ömrünün son yılı içinde Kur’an-ı Cebrail ‘e iki defa arz etti. Cebrail de Kur’an’ı onunla böylece iki kere mukabele etti.
“Mukabele”, Kur’an’ın yazılması ve hafızlar tarafından ezberlenmesi dışında her sene tekrarlanan üçüncü ve önemli bir “koruma garantisi” niteliği taşımaktadır. Bu “Zikri (Kur’ân’ı) biz indirdik, O’nun koruyucusu da elbette biziz” (el-Hicr, 15/9) âyetinin Asr-ı Saâdet’te gerçekleşmiş bugün de devam etmekte olan bir mucizedir.
Bu çok mühim vazifesinin yanında “mukabele”, müslümanlar arasında Peygamberimizin bir sünnetine daha itttiba şevkiyle yaygınlaşarak köklü bir gelenek halinde günümüze kadar gelmiştir. Hz. Osman(r.a.) Kur’anın ramazan ayında nazil olmaya başlaması sebebiyle mukabeleyi bu aya tahsis etmiştir. Bu sünnet, ashab-ı kiram tarafından yaşanmış, Hz. Osmanın delaletiyle Ramazan ayında ayrı bir hususiyet kazanmış, oruç ayını kuşatarak Müslümanların ibadet hayatına dâhil olmuştur. Ecdadımız yılın her günü bütün camilerde ikindi namazından sonra mukabele okutulmasını adet haline getirmiş, her semte, her mahalleye hatta her kulağa Kur’anın ilahi cümlelerinin dolmasını temin etmiştir.
Mukabele başkalarını Kur’ân okumaya teşvik etmesi, okuyan ve dinleyenler üzerinde ruhî bir sükûnet meydana getirmesi, okuyamayanların bu eşsiz lezzeti hissedebilmesi, hepsine birden nice sevaplar kazandırması gibi birçok faydaya kapı aralamaktadır. Okunan ayetlerin meallerinin dinleyenlere okunması da dini bilgilerin artması ve Müslümanların Allahın kitabını daha yakından tanıyarak ona tabi olması bakımından son derece mühim vazifeler icra edecektir. Müslümanları Allahın razı olduğu bir ibadet içindeyken, yine Onun çok hoşnud kalacağı bir fiil üzere bir araya toplayan Mukabele’Nin ve Kur’an hatminin para karşılığında okunması ve okutulması âlimler tarafından caiz görülmemiştir.
Mukabele’de Kur’an-ı Kerim okumanın adabını şöyle sıralamak mümkündür:
1- Okumaya başlamadan önce ağzı misvakla temizlemek
2- Kur’an’ı mescit veya bir başka temiz yerde okumak.
3- Mümkünse Kıbleye yönelmek.
4- Allah Teala’nın: “Kur’an okuyacak olduğun zaman,kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” ayeti (Nahl, 98) mucebince Kur’an okumaya başlarken euzü çekmek.
5- Tevbe Suresi hariç her surenin başında besmele çekmek.
6- Okunan Kur’an ayetlerini huşu ile dinleyip anlamlarını okumak ve bu mana üzerinde tefekkür etmek.
7- Sesi güzelleştirmek ve Kur’an’ı tane tane okumak.
8- Aceleci davranmamak.
9- Okuma kaidelerine uymak.
10-Kur’an okunurken konuşmamak