Tokluğun zararları; ağırlık, yorgunluk, gönül körlüğü, kasvet, ruhî zafiyet, korkusuzluk, akıl zafiyeti, şükürsüzlük, huzursuzluk, şehvetin artması, hayanın kaçması, bildiklerini unutmak, ölümü unutmak, dünyayı çok sevmek, cimrilik, zulüm, şeytana uyma, sabırsızlık, feryadı figan, hikmetten mahrumiyet ve korkaklık.
Karnı tok olan kimsenin gönlü kördür. Böyle kişi ibadetlerin tadını duyamaz, pek çabuk ihtiyarlar, yüzü buruşur ve sevimsiz bir hal alır. Allah-u Teâlâ’yı layıkı ile anamaz ve ibadet de yapamaz. Gösterişe dalar. Verdiği sözde duramaz. Emanetlere de riâyet edemez. Tokluk kalbi katılaştırır ve bu katı kalpli kişi de yakîn denilen bilgi hasıl olmaz.
Şibli (r.a)’a sormuşlar: “Yakîn nedir?” diye. O da: “Açlık, açlık, açlık“ şeklinde cevap vermiştir.
Dinimizce ihtiyacından fazla yemek, içmek, aklen ve şer’an yasaktır. Çünkü bu vücuda zararlıdır ve adı da oburluluktur. Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuştur:“Oburluluktan sakının. Çünkü o dini ifsat eder. Hastalıklar doğurur ve ibadetten tembelleştirir.”
Hz. Ali (r.a) şöyle buyurur: “Eğer obur isen kendini müzmin hasta kabul et.”
Obur kimse ibadetlerinden bir zevk almadığı gibi hasetlerden de kendini kurtaramaz. Kibir ve gazap kendini istila eder. Bu suretle cennetten uzaklaşır ve cehenneme yaklaşır. Zîra insanların kıyamet gününde en aç olanları dünyada iken karınlarını çok doyuranlar olacaktır.
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde: “Allah-u Teâlâ, dolu karın kadar kötü dolu bir kap yaratmamıştır. Yemek ihtiyacı hasıl olduğu zaman karnınızı üç kısma ayırınız. Bir kısmı yemek için, bir kısmı içmek için, bir kısmı da nefes almak için” buyurmuştur.
“Sıhhat ve hafızanın kemal ve güzelliği orta bir açlıkla kâimdir.”